TEKİRDAĞ
1) Uçmakdere
Tekirdağ'ın Şarköy İlçesi'ne bağlı eski bir Rum köyü olan Uçmakdere eski yerleşim dokusunu ve yaşam kültürünü devam ettirmektedir. İstanbul'a olan yakınlığı sayesinde çok sayıda ziyaretçiyi ağırlayan Uçmakdere, Ganos Dağları'nın yeşili ve Marmara Denizi'nin mavisi eşliğinde ziyaretçilerine yöresel köy ürünleri ve köy yaşamıyla buluşmanın keyfini yaşatmaktadır.
2) Tekirdağ Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi
1927 yılında Mimar Kazım Tahsin tarafından yapılmıştır. 1976 yılına kadar Vali Konağı olarak kullanılan müze binası kagir, zemin üzerine iki katlıdır. Binanın kuzeyinde bulunan girişi mavi beyaz İznik çinileri ile kaplıdır. Girişin üzerinde kagir iki konsolun taşıdığı balkon yer almaktadır. Balkonun korkuluğu daire ve yıldız motiflerle süslüdür.Üst kat pencereleri beşik kemerli olup, üstü İznik seramikleri ile kaplıdır. Alt kat pencereli dikdörtgen formdadır ve denizliklerin altında kabartmalar görülmektedir. Binanın batı ve güney kısımlarında yer alan iki adet kagir balkonu vardır. Binanın çatısı kırma olup kiremitle kaplıdır. Giriş kapısının üstünde kitabesi mevcuttur.
Müzede, Tekirdağ ve civarında bulunmuş ve tarih öncesi çağlardan günümüze kadar gelen toplam 23 bin 901 adet eser bulunmaktadır. Müzede 4 bin 863 arkeolojik eser, 17 bin 129 sikke, 1909 etnografik eser ziyarete açıktır.
3) Rüstem Paşa Cami
1554 yılında Sadrazam Damat Rüstem Paşa (1500-1561) tarafından yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın eseridir. Tekirdağ’ın en güzel camilerindendir. Kesme küfeki taşından yapılmıştır. Tek şerefeli minaresi caminin sağındadır. Giriş kapısı ceviz ağacı üzerine fildişi kakmalıdır. Kapı ve pencere kanatları geometrik motiflerle bezenmiştir. Bahçedeki yuvarlak 5 sütunlu mermer şadırvan Sultan Abdülmecit zamanında yapılmıştır.Doğusundaki kütüphane, hamam, medrese yıkık bir haldedir. Batısında bulunan 6 kubbeli bedesten sağlam olup, 1965 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Camii yaptıran Rüstem Paşa’nın türbesi İstanbul’da Şehzade Camii bahçesindedir. Caminin Marmara Denizi’ne bakan cephesinde Valilik tarafından bedesten hüviyetinde çarşı inşa ettirilmiştir.
4) Perinthos Antik Kenti
Perinthos Antik Kenti MÖ. 6'ncı yüzyılda Samos Adasından gelen topluluklar tarafından kurulmuştur. I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı statüsündedir. Antik yazarlardan Diodoros MÖ. 4'üncü yüzyıl ortalarında II. Philip´in Perinthos´u kuşatmasını anlatırken akropolis eteklerindeki evlerin uzaktan bakıldığında bir tiyatronun oturma sıralarında oturan insanlar gibi göründüğünü yazmaktadır.Perinthos´un antik devirden günümüze en iyi durumda koruna gelmiş anıtı olan surlar akropolis ve aşagı şehir surları olmak üzere şehri kuzeyden ve batıdan kuşatmaktadır. Özellikle Akropolün kuzeybatı köşesindeki surlar kısmen 6 - 7 metre yüksekliğe kadar korunmuştur. Buna karşın Ereğli’nin bugün Kalekapı adı verilen semtindeki kuzey aşağı şehir surları inşaat faaliyeti nedeniyle tamamen tahrip olmuştur.Yarımadanın kuzeyinde limana bakan kesimdeki deniz surları da kısmen 5 metre yüksekliğe kadar korunmuşturtur. Ereğli’de bugün görülen surlar, MS. 5'inci yüzyıldan kalmıştır. Akropolün güney yamaçları çok dik olduğundan bu kesimde sur yapılmasına gerek görülmemiş sadece akropolün güneybatısında yapıların ağırlığıyla toprak kaymasını önlemek için destek duvarları inşa edilmiştir.
5) Hora Feneri
Marmara Denizi'nde Tekirdağ/Şarköy/Hoşköy kenarına rota feneri olarak inşa edilen Hoşköy (Hora) feneri 1861 yılında Fransa'dan özel olarak getirilen malzemelerle Fransızlar tarafından inşa edilmiştir. 2 saatte bir kurulan sarkaç sistemi ile çalışan Hoşköy (Hora) Feneri 20 metre yüksekliğindedir.
6) Süleymaniye Cami
Çorlu’da en önemli tarihi eserlerden biri olan Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1521’de yaptırılmıştır. Ana mekan tek kubbeli, cemaat mahfeli ise üç küçük kubbe ile örtülüdür. İlk yapıldığında 22 odalı medresesi de bulunan camii, Camii Kebir adıyla da anılmaktadır.
7) Rakoczi Müzesi
Barbaros Caddesi üzerinde eski bir Türk evi olan bina 1676-1735 yılları arasında yaşayıp, son yıllarını Tekirdağ’da geçiren Erdel Prensi ve Macar Halk Kurtuluş Kahramanı II. Rakoczi Frençh’in anılarına izafeten Macar Hükümeti tarafından müze olarak düzenlenmiştir. Mülkiyeti ve içindeki zati eşyalarıyla birlikte Macar Hükümeti'ne ait olan müze 25 Eylül 1982 tarihinde ziyarete açılmıştır. Sergilenen eserler arasında Türk-Macar ilişkilerini ve iki ulusun halk sanatlarındaki beraberliklerini simgeleyen eserler ile Rakoczi’nin şahsi ve ailesine ait eşyalar yer almaktadır.
8) Kapaklı Kazak Gölü
Tekirdağ iline bağlı Kapaklı İlçesi'nde bulunan Kapaklı Kazak Gölü Mesire Alanı bu bölgede bulunan en güzel dinlenme ve piknik yapma alanlarından bir tanesidir. Buraya gelen vatandaşlarımız piknik yaparken aynı zamanda temiz havanın da tadını çıkarabilmektedirler. Buraya gelen ziyaretçiler gölün içinde bulunan fıskiyelerle yapılan görsel şölenlere de tanıklık edebilirler. Kazak Gölü çevresinde piknik yapmak için son derece geniş bir yeşil alan bulunmaktadır. Ayrıca göl kenarında bulunan ahşap çardaklar da aileler için uygundur.
9) Heraion Teikhos Antik Kenti
İstanbul - Tekirdağ karayolu üzerinde, Tekirdağ’a 10 kilometre uzaklıkta bulunan Heraion Teikhos bir Trak antik yerleşimidir. Yüzey araştırmaları ve kazı çalışmaları kentin MÖ. 2000’den itibaren, MS. 13'ncü yüzyılın sonuna kadar kesintisiz iskan edildiğini göstermiştir. Heraion Teikhos kazılarında bulunan taş el baltaları, el yapımı pişmiş toprak kaplar vb. buluntular, Tunç ve Demir Devri buluntularıdır. Höyük şeklindeki yerleşimin akropolünde sürdürülen kazı çalışmaları MÖ. 6'ncı yüzyıldan, MS. 1'inci yüzyıla kadar kültür katlarının gün ışığına çıkmasını sağlamıştır.
MÖ. 8'inci yüzyılda Samos (Sisam) adasından çok sayıda kolonistin şehre yerleştiği bilinmektedir. Yerleşimde ele geçen sapan taşları MÖ. 6'ncı yüzyıldaki Pers istilası döneminden kalma silahlardır. Siyah ve Kırmızı Figürlü kaplar ve Kerch vazoları ise MÖ. 5 ve 4'üncü yüzyıllarda Yunanistan ve bilhassa Attika Yarımadası ile olan ilişkileri belgelemektedir. Tunçtan ok uçları, damgalı ampora kulpları ve hellen sikkeleri de şehrin bir liman kenti olarak Klasik ve Hellenistik Devirler’de, Yunanistan ve Ege adalarıyla olan ticari ilişkilerini belgelemektedir.
10) Tarihi Çorlu Evi
Çorlu ilçesi, Cemaliye Mahallesi, Hastane Çeşme Sokak'ta bulunan, Rum bir doktora ait ve 150 yıllık geçmişe sahip olduğu tahmin edilen Tarihi Çorlu Evi, 26 Şubat 2019 tarihinde Muhacir Evi Müzesi adıyla ziyarete açılmış olup bugün Tarihi Çorlu Evi adıyla ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir.Yapıldığı dönem özelliklerini gösteren, bodrum üzerine iki kat olarak ahşap ağırlıklı malzeme ile yapılan tarihi binadaki odalar, pek çoğu vatandaşların gönüllü bağışlarıyla toparlanan ve tarihi kıymeti olan objelerle donatılarak, bir bütünlük oluşturacak sunum özellikleriyle hazırlanmıştır. Tarihi konakta; mutfak ve kiler, oturma odası, yatak odası, çalışma odası, yemek salonu düzenlemeleri ile dönemsel özellikteki objelerin sergilendiği bölümler yer almaktadır.
11) Güneşkaya Mağarası
Saray İlçesi'nin 2 kilometre batısında eski bir yerleşim yeri olan Güneşkaya'da mağaralar ve tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda MÖ. 5000 - 3000 yılları arası Kalkolitik Çağ'a ilişkin buluntulara rastlanmıştır.
12) Tarihi Belediye Binası
Dönemin Belediye Reisi Mehmet Adil Bey tarafından, Paris Belediye Binası örnek alınarak Ermeni kalfa Bögos’a yaptırılmıştır. Bina, zemin kat üzerine bir katlı kagir olarak inşa edilmiştir. Çatısı kırma olup geniş saçaklıdır. Binanın güney ve batı yönlerinde iki adet cümle (ana giriş) kapısı bulunmaktadır. Kapıların önünde karışık üslupta işlenmiş sütun başlıklı dörder mermer sütun bulunmaktadır. İkinci kattaki sütunların ortasına dökme demir korkuluklu balkonlar oturtulmuştur. Binanın, giriş kapıları ahşaptan yapılmış olup üzeri oyma süslemelerle bezenmiştir. Ayrıca binanın birinci kat salonunun köşelerinde sütun başlıkları görülmektedir. Yine binanın tavanları bezemeli olup, üst kata çıkan merdivenleri barok tarzındadır.
13) Şahinköy Kilisesi
Duvarları düzgün kesme taştan, üst örtüsü kiremitten yapılma kilisenin tavanı bugün tamamiyle yok olmuştur. Orijinalinde doğusunda apsis kısmı mevcutken daha sonraki dönemlerde apsisi yıkılmış, bugün sadece izi kalmıştır. Bina yakın zamanda iki bölüme ayrılarak, yarısı cami, yarısı okul olarak kullanılmıştır. İçerden duvar örülerek güney kısmına mihrap ilave edilerek camiye dönüşen kilise, 18'inci yüzyıl sonu 19'uncu yüzyıl başına tarihlenmektedir.
14) Güzelköy Camii
Osmanlı Devleti'nin genişleme politikası doğrultusunda 14'üncü yüzyılın ikinci yarısından itibaren Trakya'nın fethedilmesiyle birlikte yürütülen iskan çerçevesinde Anadolu'dan getirilen göçmenlerin yerleştirildiği Güzelköy'de, Türkler ile yerli halk olan Rumlar 1923 yılındaki mübadeleye kadar beraber yaşamıştır.
Türklerin iskanıyla birlikte mahallede Cami ve hamam inşa edilmiştir. Güzelköy Camii uzunlamasına dikdörtgen planlı ve ahşap kırma çatılı olup kuzeydoğu köşesindeki tek şerefeli minareden oluşmaktadır. Caminin doğu ve güney ile batı yönünün bir kısmını hazire dolanmaktadır.
15) İtalyan Konağı
Binanın "İtalyan Konağı" olarak anılmasının sebebi, binanın bir zamanlar bir İtalyan ailesi olan Dussi ailesine ait olmasıdır.
Dussi Ailesi, Toscana Grandükalığın görevlileri olarak diplomatik sebeplerle 1662 yılında Genova’dan ayrılmışlar, üç yüz senelik bir sürede önce Avusturya’ya, sonra Bulgaristan’a en nihayet Türkiye’ye yerleşmişlerdir. 1841 yılında Tekirdağ’a gelen Andrea Dussi (1788- 1878) ve Matteo Dussi (1815- 1898) kardeşler, günümüzde Barbaros Caddesi olarak adlandırılan caddede ikiz evler olarak inşa ettikleri evlere aralarında kura çekerek yerleşirler. Günümüzde İtalyan Konağı olarak anılan ve 2019 yılına kadar Tekirdağ Namık Kemal İl Halk Kütüphanesi olan konak, çekilen kura sonucu Matteo Dussi’ye düşer. Matteo Dussi, babasının vefatından sonra İtalyan Konsolosluğuna atanır ve görevini bu konakta sürdürür. Regina Mısırlı ile evlenip 8 çocuğu olur.
Çocuklarından Riccardo Dussi (1864- 1936), 1904 yılında Evelina Navoni ile evlenmiş ve Mary, Matteo, ve Giovanni adlarında 3 çocuğu bu konakta doğmuştur. Trablusgarp Savaşı sırasında İtalyanlar 1911’de Trablusgarpa daha sonra Çanakkale, Rodos ve Limni adalarına asker çıkarınca, Dussi ailesi evlerini bırakıp, kaçmak zorunda kalmışlardır. Konağa da askerler el koymuştur. Dussi Ailesi 1912’de ateskesle birlikte evlerine geri dönmüşlerdir. Riccardo Dussi’nin Fransa’da mühendislik fakültesinde okuyan oğlu Matteo, babasının sıhhati kötüleşince fakülteyi bitiremeden evin büyük oğlu olarak konağa döner. Matteo Dussi (1906- 1977), 1934 yılında Edvige Zabloska ile evlenmiş, bu evlilikten, Mirella, Mario, Silvio, Edda- Aldo isimlerinde 5 çocuğu olmuş, çocuklarını bu konakta yetiştirmiştir. Matteo Dussi’ye 1959 yılında İtalya’nın Fahri Konsolosluğu verilmiş olup, Matteo Dussi, görevini vefat edinceye kadar yani 1977 yılına kadar sürdürmüştür.
Matteo Dussi ‘nin vefatından sonra konsolosluk kapatılmıştır. Ailenin diğer üyeleri İtalya’ya ve İstanbul’a göç etmişlerdir.
Konağın istinat duvarı üzerinde yükselen yapı, betonarme olup üzeri ahşap kaplıdır. Yapı zemin üzeri dışa taşkın, cumbalı iki kattan oluşmaktadır. Yapının merdivenlerle çıkılan güney kapısından bodrum kata inilmektedir. Yapının asıl girişi kuzey cephesinde olup önünde geniş bir bahçesi bulunmaktadır. Dikdörtgen formlu pencereler ahşap sövelidir. Çatısı kırma olup üzeri alaturka kiremitle kaplıdır.
16) On Dokuzuncu Fırka Anıtı
19. Fırka Anıtı Çanakkale Savaşlarında 19.Fırka ve onun komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün göstermiş oldukları kahramanlıklar anısına 2013 yılında yaptırılımıştır.
Yarbay Mustafa Kemal, beraberinde emir subayı ve emrine verilmiş olan Çerkeşli Hasan Çavuş'un mangasını alarak 2 Şubat 1915 günü Tekirdağ'a gelmiştir. Mustafa Kemal ve yaveri Tekirdağ'da ilk gecesini Ortacami Mahallesi Yunus Bey Caddesinde Bahriyeli Salih Bey'in evinde geçirmiştir. Atatürk Tekirdağ'da kaldığı müddetçe Askerlik şubesi yolu üzerindeki Musava kahveleri başlıca uğrak yerlerindendir. 19. Fırka'nın tamamlanması 25 Şubat'a kadar sürmüştür.
Fırka bugün Göğüs Hastalıkları Hastanesinin bulunduğu yerde "Sahil Kışlası" nda kurulmuştur. Yarbay Mustafa Kemal 19 .Fırkanın kuruluşunda çok sıkıntı çekmiştir. Çünkü bir yandan Çanakkale savaşı devam etmektedir, bir yandan her gün yüzlerce şehit ve gazi Tekirdağ'a getirilmektedir. Buna rağmen memleketin içinde bulunduğu zor durum karşısında Tekirdağ, Malkara, Çorlu, Hayrabolu'dan toplanan ve bir kısmı da depo alaylarından temin edilen 891 kişilik 57, 72, 77. alaylar kurulmuştur. Mustafa Kemal bu süre zarfında, kolordu Caddesi üzerinde o zamanlar Fitnat Hanım Konağı diye bilinen ve mülkiyeti Salih Zeki Bey'e ait olan ahşap evde (otelde) kalmıştır.
Evin son sahipleri Münir ve Hüseyin Soyuer'dir. Daha sonra yıktırılıp yerine yenisi inşa edilen bina, Yahya Soyuer apartmanıdır. 25 Şubat'ta kurulması tamamlanan 19. Fırka, ardından gelen bir emirle Maydos'a (Eceabat) geçmiştir. Mustafa Kemal Eceabat'ta emrine verilen yeni birliklerle beraber, Ece limanı, Morto Koyu, Arıburnu, Anafartalar ve civarını içine alan bir sahanın komutanı olmuştur.
17) Sarı Köşk
Sarı Köşk 1918-1921 yılları arasında Müses Agovoviç tarafından yaptırılmıştır. Kagir bina, bodrumu olup zemin üzeri bir katlıdır. Kuzey cephesindeki girişe, sağ ve solunda bulunan on basamaklı mermer merdivenden ulaşılır. Tuğla örgülü giriş cephesine yapışık, kaideli ve sütun başlıklı pilastrlar arasına pencereler yerleştirilmiştir. Basık kemerli bodrum kat pencereleri demir parmaklıdır. Zemin kat pencereleri dikdörtgen formlu olup beyaz kepenklerle kapatılmıştır. Üst kat pencereleri beşik kemerlidir. Giriş cephesinde, zemin kat ile birinci kat arasında diş frizi görülmektedir. Yapının, tavanları ve merdivenleri ahşap olup tavanı süslemelidir.
18) Kebir Camii
Dikdörtgen planlı olan caminin kuzey girişinde yapım tarihi olarak H.1358 (M. 1939) tarihi bulunmaktadır. Bodrum üzerine tek katlı olarak inşa edilen caminin temeli taş beden duvarları harman tuğlasıyla örülüdür. Bodrum katı yol seviyesindedir. Caminin ana mekanına iki yönden çıkılan merdivenle girilmektedir. Cami doğu, batı ve güney cephelerinde yüksek pencerelerle aydınlatılmış olup güney cephesi sağırdır. Bu cephede apsis izlenimi veren mihrap bulunur. Caminin içinde ahşap işçilik dikkat çekmektedir. Özellikle kadınlar mahfilindeki korkuluklar ile minberdeki ahşap ajur tekniğiyle yapılmıştır. Ahşap tavanda yine ajur sanatı öne çıkmakta olup küçük ahşap konsollarla desteklenen çokgen göbeğin ortasında yıldız motifi yer almaktadır. Cami mihrabı çinilerle kaplıdır.
19) Tarihi Yalı Hamamı
Süleymanpaşa İlçesi’nde yer alan hamamın mimarı belli değildir. Hamam, iki büyük ve on tane küçük kubbeden oluşan bir çifte hamamdır. 1600'lü yıllara tarihlendirilen hamamın 2004 yılında İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün isteği doğrultusunda rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanmıştır. 2018 yılında başlayan çalışmalar 2020 yılında sona ermiş ve hamam kullanıma açık hale getirilmiştir.
20) Mirliva Hüseyin Paşa Cami
üleymanpaşa İlçesi İnecik Mahallesi'nde bulunmaktadır. Kervanların geçtiği yol güzergâhında kurulan İnecik, Osmanlı Dönemi'nde önemli bir merkezdir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde dükkanları ve hane sayısıyla İnecik’ten bahsetmiştir. Mirliva Hüseyin Paşa Cami ise 1498 tarihinde yapılmış, Tekirdağ’da yer alan en eski camilerden biridir. "Mirliva" Osmanlı Devleti'nde askeri bir rütbe ismidir.Osmanlı mimarisinde görülen ters “T” planlı, zaviyeli camiler grubundandır. Kesme taştan yapılan caminin önünde üzeri kasnaklı kubbelerle örtülü beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri iki duvar çıkıntısının uzantısının ortasında yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmış dört sütundan meydana gelmiştir.İbadet mekanının üzeri tromplu merkezi ve kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Caminin iç mekanındaki mihrap yuvarlak niş şeklinde olup oldukça sadedir. Taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.