VAN

VAN
1) Van Kalesi

Van şehir merkezine 5 km uzaklıkta yer alan Van Kalesi, M.Ö 840-825 yılları arasında Urartu Kralı I. Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Uzun yıllar Urartu Devleti’ne ”Tuşba” adı ile başkentlik yapan Van Kalesi, şehrin simgesel yapısı olarak biliniyor. Kalenin içerisinde; Menua ve II. Sarduri kaya mezarları, Analı Kız Açık Hava Tapınağı, Madır (Sardur) Burcu, sur duvarları, sur duvar yatakları, I. Sarduri’ye ait olduğu bilinen Asur dilinde çivi yazılı kitabeler ve daha fazlası yer alıyor. Van Gölü’nün karşısında, sarp bir kayalık üzerinde konumlanan Van Kalesi, Urartu Devleti’nden günümüze kadar gelmeyi başaran en güzide yapıdır.
Kale Hakkında!
Bu görkemli kaleye, yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda tırmanma merdivenleri eklenmiş ve böylece hiçbir zorluk yaşamadan kolayca ulaşım sağlanabiliyor. Kuzeyinde Van Kalesi Höyüğü ve güneyinde ise Eski Van Şehri yer alan kale, güneyden sarp ve dik, kuzeyden ise eğimli topografik bir özelliğe sahiptir. Kalenin doğu tarafındaki sur ve kulelerin, kuzey batıya bakan giriş kapısının, tahkimat ve diğer beden duvarlarının, Yukarı Kale’nin, Süleyman Han Cami ve minaresinin, askeri amacıyla yapılmış olan kerpiç ve taştan yapılarının Osmanlı Dönemi’nden kalma olduğunu söyleyelim.
Beden duvarları, burçlar ve kuleler moloz taş, kerpiç ve kesme taş malzemelerle inşa edilmiş olup, aynı zamanda bu duvar ve tahkimatlar Kale’nin silüetini oluşturur. Van Kalesi içerisinde mağara benzeri yapılar yer alıyor ve bunların bir kısmı kralların mezar odaları olarak biliniyor. Bu yapılar, ana kaya içine oyularak inşa edilmiş ve Osmanlı zamanında depo ve cephanelik olarak kullanılmıştır. Ayrıca kalede altı adet yazıt yer alıyor ve bunlardan biri Sardur Burcu’nun yanında ana kayaya oyulmuş küçük bir pano içerisinde bulunuyor. Bu yazıtın, Asur dilinde yazılmış ve Urartu’nun ilk yazılı belgesi olması sebebiyle oldukça önemlidir.
Bir rivayete göre Van Kalesi, Asur Kraliçesi Semiramis tarafından yaptırılmıştır. Koca bir ülkeye hükmeden kraliçe, dediğim dedik birisi olmasının yanı sıra çokta güzeldir. Gönlüne göre birini bulamayan kraliçe, birgün bir sefer sırasında Ara adındaki hükümdara gönlünü kaptırır. Ancak o sırada savaş vardır ve Semiramis’in kuvvetleri tüm bölgeyi ele geçirerek hükümdarı da öldürürler. Bunu öğrenen kraliçe ise dönüş emrini verir. Daha sonraları ise, Van Gölü’nü çok beğenen kraliçenin dikkatini karşısındaki heybetli kaya çeker. Hükümdar Ara’nın anısına buraya bir kale inşa ettirmeye karar verir. Biraz zaman sonra buraya kale inşa edilir ve eteğine de ”Şamrangerd” adını verdikleri şehir kurarlar. Ancak yıllar geçse de bu acıyı unutamayan kraliçe burayı terk eder ve Van adındaki bir komutana burayı bırakır. Şehrin bugünkü adının ise buradan geldiğine inanılır.

2) Van Kedisi Heykeli

Van’ın en önemli simgesinin, kuşkusuz Van kedisi olduğunu hepimiz biliyoruz. İşte buna ithafen kentin girişine, Van Kedisi Heykeli inşa edilmiştir. İranlı heykeltıraş Cafer Necibi tarafından 5.5 metre yükseklikte yapılan bu heykelin, özellikle halk tarafından fazlasıyla beğeni topladığını söyleyebiliriz. Bir gözü mavi bir gözü sarı ve boynunda nazar boncuğu olan Van kedisinin, bir de hemen önünde yavrusu bulunuyor.

3) Tarihi Van Evleri Mahallesi

Günümüze kadar gelmeyi başaran Tarihi Van Evleri, geleneksel Türk evinin özelliklerini içerisinde barındırmasıyla dikkat çekiyor. Evlerin yapımının genelde 1915 Ermeni İsyanı ve Büyük Van Yangını’ndan sonra inşa edildiği biliniyor. Taş, kerpiç ve ahşap malzeme kullanılarak inşa edilen geleneksel Van evleri, şehrin önemli miraslarındandır. Tek katlı veya iki katlı olarak yapılan bu evlerin kırma çatıları, günümüzde sonradan eklenmiş. Şehir merkezine oldukça yakın bir konumda, Kalecik Mahallesi’ne bulunan Tarihi Van Evleri Mahallesi, 830 metre yükseklikteki bir alana kurulmuştur. Adeta seyir terası özelliği taşıyan bu bölge, Van’ın tüm manzarasını ayaklar altına alıyor. Üstelik Van Denizi’nin manzarasını bile görebiliyorsunuz!

4) Van Müzesi

Van Müzesi’nin ilk olarak, Van’da görev yapan Milli Eğitim Müdürü Mustafa Noyan’ın çabaları ile 1932 yılında bir depo binasında temelleri atılmıştır. Bölgede yapılan kazı çalışmaları sonucunda Urartu çivi yazılı zafer stelleri, Akkoyunlu ve Karakoyunlulara ait koç ve koyun şeklindeki mezar taşları elde edilmiş ve bu depoda toplanmıştır. Ancak eserler çoğaldıkça depo küçük gelmeye başlamış ve eserlerin daha iyi korunup sergilenebilmesi adına 1972 yılında Van Müze Müdürlüğü kurulmuştur.
Müzenin bölümleri;
Van Müzesi; iki kattan oluşuyor ve birinci katında arkeolojik eserler, ikinci katında ise etnografik eserler yer alıyor. Müzenin bahçesinde; Urartu Dönemi’ne ait çivi yazılı zafer stelleri, kitabeler, Tanrı Teişeba kabartması, Akkoyunlu ve Karakoyunlulara ait koç ve koyun şeklindeki mezar taşları, Selçuklular Dönemi’ne ait zengin bir taş koleksiyonu yer alıyor. Arkeolojik eserler salonunda; Tilkitepe ve Kızdamı bölgelerinden elde edilen obsidyen ve kemik aletlerden oluşan prehistorik buluntular, seramikler ve Urartu Dönemi’ne ait eserler yer alıyor. Ayrıca Karagündüz Nekropol kazısına ait mezar buluntuları, Çavuştepe, Toprakkale, Van Kalesi, Anzaf Kaleleri ve Ayanis Kalesi kazılarından çıkarılan ve pişmiş topraktan yapılan çanak-çömlekler, bronz miğferler, kılıçlar, kemerler, mutfak kapları ve duvar mozaikleri sergileniyor.
Taş eserler salonu olarak adlandırılan iç avluda; Neolitik Dönem’e ait Tirişin Yaylası kaya resimleri, Urartu Dönemi’ne ait çivi yazılı kitabeler, Gevaş Selçuklu Türk Mezarlığı’ndan getirilen taş sandukalar yer alıyor. Etnografik eserler salonunda; Van-Hakkari yöresine ait kilimler, gümüş kemerler, bilezikler, tepelikler, küpeler, gerdanlıklar, tütün tabakaları, tesbih ve ağızlıklar ve bronz mutfak kapları sergileniyor. Aynı zamanda el yazması Kuran-ı Kerim’ler, edebi eserler ve Şark Köşesi de burada yer alıyor. Etnografik eserler salonunun girişinde ise, Van’da Ermenilerin yaptığı katliam gösterilmeye çalışılmıştır. Şehit olan Türklerin iskeletleri, Zeve Katliamı ile ilgili kalıntılar, Ermenilerin yaptıkları katliamı anlatan Türkçe ve yabancı dilde basılmış kitaplar bulunuyor.

5) Akdamar Anıt Müzesi (Kilisesi)

Gevaş ilçesinde yer alan Akdamar Anıt Müzesi, bir diğer adıyla da bilinen Akdamar Kilisesi, Ermeni Vaspurakan Kralı I. Gagik Ardsruni tarafından saray kilisesi olarak inşa edilmiş. Her yıl yerli ve yabancı pek çok turistin akınına uğrayan bu müzeye, motor yolculuğu ile ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Akdamar Adası üzerinde yer alan bu yer, harika bir manzaraya ve büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Van merkeze 55 km mesafede yer alan Akdamar Anıt Müzesi, Van Gölü üzerinde konumlanan ikinci büyük kara parçası olma özelliği taşıyor. Ahtamar veya Ağtamar adlarıyla da bilinen Akdamar Kilisesi, 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel tarafından inşa edilmiştir. Merkezi kubbeli ve dört yapraklı yonca biçimli haç planında olan bu yapı, kırmızı kesme tüf taşlardan yapılmış olup, dış cephesi ise taş kabartmalıdır. Günümüze kadar bozulmadan gelmeyi başaran bu yapının kabartmalarında, Tevrat’ta bahsedilen günlük yaşam, saray yaşantısı ve av canlandırması gibi konular yansıtılıyor. Ayrıca Orta Asya Türk ve Abbasi sanatından da izleri görmeniz mümkün. Vaspurakan Krallığı yıkılınca, 1113 yılında manastıra çevrilen yapı, daha sonraları Ermeni Patrikliği olarak kullanılmış. Manastır olarak kullanılırken, ”Kutsal Haç Kilisesi” olarak adlandırıldığını da belirtelim.
Bir efsane; Bir rivayete göre; Akdamar’da baş keşiş ve güzeller güzeli Tamara adında bir kızı yaşarmış. Adanın çevresindeki küçük köylerde çobanlık hayat genç ise birgün gönlünü Tamara’ya kaptırmış. Her gün Tamara’yı görmek için, gölde yüzerek kızın yanına gidermiş. Tamara da karanlığın arasından bir fener yakarak, oğlanın kendisini rahatlıkla bulmasını beklermiş. Ancak durumu fark eden babası, buna engel olmak istemiş ve bir akşam elinde fenerle dışarı çıkmış. Fenerin ışığını gören çoban, Tamara olduğunu düşünerek hemen kulaç atmaya başlamış ve sevgilisinin yanına gitmeye çalışmış. Babası ise sabit bir noktada beklemeyerek, çobanı şaşırtmak istemiş. Oradan oraya giderek çobanın boş yere kulaç atmasını ve tüm gücünü kaybetmesini sağlamış. Çoban daha fazla yüzümeyeceğini anlamış ve kendini Van Gölü’nün sularına bırakmış. Hayatını kaybeden çobanın son sözü ise ”Ah Tamara” olmuş. İşte bu efsaneye göre adanın ismi Ah Tamara’dan türeyerek Ahtamara’ya dönüşmüş ve sonrasında Akdamar olmuş.

6) Van Urartu Müzesi

Bölgede yapılan kazı çalışmalarından elde edilen çivi yazılı eserlerden, Urartu Devleti’nin kaleler, saraylar, su kanalları ve barajlar inşa ettiği anlaşılıyor. İşte o dönemlerden günümüze kadar gelen eserler ise Urartu Müzesi’nde sergileniyor. İçerisinde 16 farklı sergi salonuna yer veren Urartu Müzesi, farklı dönemleri ve eserleri ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Müzenin, Urartu Devleti’nin kültürünü, tarihi ve yaşamlarını çok iyi bir şekilde yansıttığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda müzenin içerisinde; tarihi önem taşıyan yerlerin belgeleri, fotoğrafları ve maketleri yer alıyor. Ayrıca sergi salonları dışında konferans salonu, müze satış birimleri, çocuk atölyeleri, geçici sergi alanları ve takı atölyeleri de bu müzede bulunuyor.
Müzeye ilk girdiğinizde, karşılama-bilgilendirme salonu sizleri karşılıyor. Daha sonra sırasıyla, Anadolu Uygarlıkları Tarihine Giriş, Neolitik ve Kalkolitik Dönem, Erken Transkafkasya, Orta Tunç ve Erken Demir Çağı, Hakkari Stelleri, Sosyal Yaşam & Sanat, Sosyal Yaşam & Mozaik, Ayanis Kalesi Canlandırma, Simülasyon Holü, Haldi Tapınak Kabartması ve Steller, Savaş Holü, Takılar, Helenistik Roma, Doğu Roma, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri Salonu, Özel Sergi Holü, Etnografya Salonu, Gayri İslami ve İslami Sikkeler yer alıyor.

7) Van Kedisi (Kedi) Evi

Van’ın sembolü olan Van kedilerini, Van’da gezilecek yerler listesine eklemeli ve kesinlikle görmeden gitmemelisiniz. Bunun için Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Kedisi Araştırma Merkezi’ne uğramalı ve nesli tükenmekte olan bu sevimli kedileri ziyaret etmelisiniz. Van kedilerini korumak amacıyla açılan Van Kedisi Evi, dişi ve erkek kedileri ayrı odalarda tutuyor ve yeni doğan kediler için de özel bir bakım odası bulunduruyor. Ayrıca hasta olan kediler yine bu evde tedavi ediliyor. Beyaz rengi tüyleri ve bir gözü mavi bir diğer gözü yeşil olmasıyla dünyada ün salmış Van kedilerini, bir de yakından görün deriz.

8) Vanadokya (Van Peri Bacaları)

Van’ın Başkale ilçesine bağlı Yavuzlar Köyü’nde yer alan peri bacaları, halk arasında ”Vanadokya” olarak adlandırılıyor. İlçeye 33 km, Van merkeze 120 km mesafede yer alan Vanadokya, adeta Kapadokya’yı anımsatıyor. Her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen Van Peri Bacaları, volkanik Yiğit Dağı’nın püskürttüğü kayaçların rüzgar ve yağmur sularının aşınması sonucunda meydana gelmiştir. İçerisinde 17 bin peri bacası ile birlikte çok sayıda tünel ve mağarada fazlasıyla dikkat çekiyor.

9) Erciş Balık Bendi

Erciş merkeze 10 km uzaklıkta, şeker fabrikasının yanında yer alan Erciş Balık Bendi, Van Gölü’nde yaşayan inci kefallerinin göç yoludur diyebiliriz. Van Gölü’nün sodalı suyundan, yumurtalamak için, tatlı suya sahip akarsuya geçtikleri yerdir burası. Van Gölü ile birleşen Deli Çayı’nın akıntısı içinde, yumurtalamak için çaba gösteren balıkların görüntüsü adete görsel şölen sunuyor. Suyun tersine doğru yüzdükleri için, sanki zıplayıp dans ediyorlarmış gibi bir görüntüye bürünüyorlar. Eğer bu görüntüye şahit olmak istiyorsanız, Nisan ve Temmuz aylarında buraya gelmenizi tavsiye ediyoruz.
! Etrafı yeşilliklerle ve rengarenk çiçeklerle dolu olan bu alanda, aynı zamanda piknikte yapabilirsiniz. Suyun sesi ve serinliği eşliğinde piknik yaparken, manzaranın da keyfini çıkaracaksınız. Piknik yapmak istemez ve yanınızda malzeme taşımak istemezseniz, burada balık ekmek de yiyebilirsiniz.

10) Van Gölü

Van ve Bitlis illeri arasında yer alan Van Gölü, Türkiye’nin en büyük gölü ve aynı zamanda üzerinde ulaşım yapılan tek gölü olma özelliğine sahiptir. Bu sebeple Bitlis’in Tatvan ilçesinden Van’a karşılıklı feribot seferleri düzenlendiğini hemen ekleyelim. Nemrut Dağı’nın patlaması sonucu oluşan göl, volkanik bir set gölüdür. Tuzlu ve sodalı olan Van Gölü, 120 km uzunluğundadır ve gölün su seviyesi, mevsime göre yükselip alçalmaktadır. Halk arasında Van Denizi olarak da adlandırılan Van Gölü, şehirle bütünleşmiş ve Van kedisi gibi adeta şehrin simgesi haline gelmiştir.
Göl, sodalı olduğu için herhangi bir yosunlaşma olmadığını söyleyerek, çok fazla derin olmadığını da eklemeliyiz. Böylece hem yüzebilir hem de şifalı suyundan faydalanabilirsiniz. Unutmadan, suyunun çeşitli cilt hastalıklarına iyi geldiğini bilmelisiniz. Bunun yanı sıra, çevresinde yer alan yöresel Van kahvaltısı sunan mekanlarından birini tercih ederek hem karnınızı doğuracak hem de bu mükemmel manzarayı doya doya seyredeceksiniz.

11) Erçek Gölü

Bir kuş cenneti olan Erçek Gölü, Van Gölü’nün 30 km doğusunda yer alıyor. Van Gölü’nden sonra ikinci en büyük göl olan Erçek Gölü, aynı zamanda bir set gölüdür. Doğu Anadolu Bölgesi’nin muhteşem güzelikleri arasında yer alan gölün suyu, sodalı ve tuzlu olup, yüzey alanı ise 114 km2’dir. Peki tüm bunların dışında Türkiye’de bulunan 450 kuş türünün neredeyse yarısının, bu gölde yaşamını sürdürdüğünü biliyor muydunuz?
Erçek Gölü, flamingo, batağan, cılbıt ve yaz ördeği gibi daha birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca göçmen kuşlarının da üreme ve konaklama yeri olmasıyla bir hayli önemli konumdadır. Hal böyle olunca Erçek Gölü, kuş gözlemcilerinin uğrak noktası haline gelmiştir. Yalnız suyu tuzlu ve sodalı olduğu için, balık çeşitliliği bakımından sizleri tatmin etmeyebilir. Ancak her sene düzenlenen Flamingo Festivali sizleri memnun edebilir! Bu festivalde birçok sayıda kuş türüne rastlamanız mümkün.

12) Muradiye Şelalesi

Muradiye ilçesine bağlı Karahan Köyü yakınlarında bulunan Muradiye Şelalesi, Van’ın doğal güzellikleri arasında yer alıp, Van’ın önemli turistik mekanlarından biridir. Yaz aylarında serinlemek isteyenlerin bir numaralı adresi olan şelale, Van merkeze 80 km uzaklıkta yer alıyor. Ayrıca Tendürek Dağı’ndan beslenen Bend-i Mahi Çayı üzerinde konumlanan şelale, ismini Osmanlı Padişahı IV. Murat’tan almıştır. Yüksekliği 50 metre olan şelale, hem dinlenmek hem de eğlenmek için ideal noktalardan biridir. Bu sebeple yerli ve yabancı pek çok turist tarafından yoğun ilgi görüyor.
Yemyeşil bitkileri ile çevrelenen Muradiye Şelalesi, sadece yaz aylarında değil, aynı zamanda kış aylarında da fazlasıyla talep görüyor. Kış aylarında donan şelale, büyüleyici bir görüntüye hakim oluyor. Sizlere her mevsim muhteşem bir manzara sunan şelalede, piknik ya da kamp yapabilirsiniz.

13) Kanispi Şelalesi (Beyaz Şelale)

Van merkeze 75 km, Çatak’a ise 5 km mesafede yer alan Kanispi Şelalesi, süt beyazı renginde olduğu için ”Beyaz Şelale” olarak da adlandırılıyor. Her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip olan şelale, Nisan ayından Ağustos ayına kadar oldukça gür bir şekilde akıyor. Eylül ayında ise, kurumaya başladığını belirtelim. Eşsiz doğal güzelliği, bembeyaz rengi ve gür akıntısı ile sizleri mest edecek olan Kanispi Şelalesi, özellikle yaz aylarında çok fazla rağbet görüyor.

14) Müküs Çayı

Bahçesaray ilçesinde yer alan Müküs Çayı, Van merkeze 2 saat uzaklıkta konumlanıyor. İlçenin su ihtiyacını karşılayan Müküs Çayı, tertemiz ve berrak bir görüntüye sahiptir. Kayalar arasından büyük bir çoşkuyla akan Müküs Çayı, hem sesi hem de görüntüsüyle sizleri oldukça etkileyecek. Özellikle yaz aylarında çoşkuyla akan bu çayda, rafting ve su sporları yaparak keyifli dakikalar geçirebilir ve farklı aktivitelere imza atabilirsiniz.
Bunun yanı sıra çayda bulunan kırmızı benekli alabalıkların tadına, çayın etrafında yer alan restoranlardan birine giderek bakabilirsiniz. Yemek yedikten sonra da Müküs Çayı üzerine kurulmuş olan çay bahçelerinde, huzurlu birgün geçirebilirsiniz.

15) Akdamar Adası

Van’ın en güzel yerlerinden biri olan Akdamar Adası, Van’da gezilecek yerler listenizde kesinlikle olmalı. Adaya ulaşmak için öncesinde Van merkezden minibüse binecek ve 40 dakika sonra Gevaş ilçesine ulaşacaksınız. Sonrasında ise Gevaş’tan feribota binerek kolaylıkla bu adaya ulaşım sağlayacaksınız. Van gezinizde görmeniz gereken yerlerin başında gelen Akdamar Adası, yemyeşil bir doğaya hakimdir. Deniz seviyesinden 1.912 metre yükselikte yer alan ada, 80 metre yüksekliğe sahip sarp kayalıklarla çevrilidir. Kıyıdan uzaklığı 3 km olan ada, çevresinde Adır, Çarpanak ve Kuş adaları ile çevrilidir. Van’ın en büyük ikinci adası olma özelliğini taşıyan adada, aynı zamanda bir Ermeni kilisesi bulunuyor. Zaten bu kiliseden ve bu yer hakkında anlatılan efsaneden aslında yukarıda bahsettik. Dikkatli okuyucalarımız anımsayacaktır.  Yüzölçümü 700 bin metrekare olan adanın etrafında dolaşırken, hem yeşil hem de mavi renklerin bir arada yer aldığı ambiyansa bayılacaksınız.

16) Çarpanak Adası


Van Gölü’nün kuzeyinde, Çitören Köyü mevkiinde yer alan Çarpanak Adası, bir diğer görülmesi gereken destinasyondur. Köyün iskelesinden teknelerle kolaylıkla ulaşım sağlanılan ada, doğal yaşamın bozulmaması için, turizme kapalı tutuluyor. Çok eski bir tarihe kadar bir yarımadanın parçası olduğu tahmin edilen adanın, aslında Van Gölü’nün suyunun hızlı bir şekilde yükselmesi sonucunda kara ile bağlantısının kesilip bir ada haline gelmesiyle oluştuğu söyleniyor.
Adada, 9. yüzyıldan kalma dini yapıların yer aldığını ve en önemlisinin Ktouts Manastırı’nın olduğunu söylemeliyiz. Büyük bir manastır olarak inşa edilen manastırın, günümüze kadar sadece kilise bölümü gelmeyi başarmıştır. Adanın kuzey bölümünde yer alan Ktouts Manastırı, Kutsal Haç, Saint Hripsime, Saint Gragorie ve Saint Jean’dan oluşan kutsal dörtlü adına yaptırıldığı biliniyor. Manastırda yer alan şapel, vaaz salonları, kütüphane, konuk evleri, yemek, yatak odaları ve diğer oda bölümleri ile mezarlığı ne yazık ki tamamen kaybolmuştur. Hatta manastırın 1700’lü yıllardan kalma yazıtındaki bilgiler dışında, hakkında başka herhangi bir bilgi de yoktur.

17) Abalı Kayak Merkezi

Gevaş ilçesinde yer alan Abalı Kayak Merkezi, Van’a 37 km mesafede yer alıyor. Sadece kayak turizmi ile değil, aynı zamanda profesyonel kayak sporunun da ülkedeki en önemli adreslerinden biri olarak dikkat çeken kayak merkezi, Van Denizi manzarası ile harika bir yerdir. Beyazın eşliğinde turkuaz bir manzarayı gözler önüne seren bu bölgede, hem eşsiz deniz manzarasını seyredecek hem de kayak sporunun müptelası olacaksınız.
ist eğimi, kar kalınlığı, kar kalitesi ve pist uzunluğu ile dünyanın sayılı kayak merkezlerinden biri olan Abalı Kayak Merkezi, kafeterya, otopark, tesis, kayak ve kızak kiralama dükkanı, otel gibi birçok hizmete sahiptir. Ayrıca burada kayak dersleri verildiğini de unutmayın!
whatsapp ile iletişime geç